FORUM KONUK DEFTERI MOVIE FLASH KLIPLER Lazca Dil Kursu Anadil reformu yetersiz / T.Tankut Soykan - Radikal / Lazuri.Com
Anadil reformu yetersiz
TRT, yönetmeliğin çıkmasının ardından 7 Haziran tarihinde televizyon ve radyodan Boşnakça, Arapça, Çerkezce, Kırmancice ve Zazaca yayınlara başladı. İlk günlerde yayınlara büyük ilgi gösteren vatandaşlar programların içeriğini eleştirdi.
TRT'de başlayan anadilde yayınlar Türkiye'deki azınlık haklarının gelişimi açısından çok önemli. Ancak Avrupa'daki azınlık haklarına bakıldığında reformların hâlâ yetersiz olduğu görünüyor

T. TANKUT SOYKAN
T ürkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) katılım müzakerelerine başlama tarihinin belirleneceği gün yaklaştıkça ülkede kemikleşmiş olan tabuların yıkılma süreci de hızlanarak devam ediyor. Bunların en önemlilerinden biri 10-15 yıl öncesine kadar varlığı dahi inkâr edilen dillerde yayınlara artık TRT de yer verilmeye başlanmış olması. 7 Haziran'dan itibaren başlayan Boşnakça, Arapça, Kırmancice, Çerkezce ve Zazaca yayınlar Türkiye'deki azınlık haklarının gelişimi açısından çok önemli, ancak bu yayınların yapılmasına ilişkin yasal düzenlemeler hâlâ aşırı sınırlayıcı olduğundan Avrupa standartlarına uyup uymadığı tartışmalı.

Avrupa'daki azınlık hakları ile ilgili uluslararası hukuk belgelerine baktığımızda, azınlıkların kendi dillerinde radyo ve televizyon yayını yapma haklarının korunması için devletlere iki tür yükümlülük yüklendiğini görmekteyiz. Bunlardan ilki karışmama yükümlülüğü (negatif haklar), diğeri ise destekleme yükümlülüğüdür (pozitif haklar).

Karışmama yükümlülüğü devletlere azınlıkların kendi etnik, dilsel veya dinsel kimliklerini koruma ve ifade etme özgürlüklerine müdahale etmeme borcunu yükler. Aslında bu çerçevede tanınmış olan haklar ifade özgürlüğü ve eşitlik gibi evrensel insan haklarının kimlik meselesi alanına uygulanmasından ibarettir. Bu haklar her devlete eşit derecede yükümlülükler yüklemekte olup azınlıkların minimum düzeyde sahip oldukları özgürlükleri belirlemektedir.

Avrupa Konseyi'nin Ulusal Azınlıkların Korunmasına Dair Çerçeve Sözleşmesi söz konusu özgürlüklerin neler olduğunun belirlenmesi açısından kayda değerdir. Sözleşmenin azınlık dillerinde radyo ve televizyon yayın hakkını düzenleyen 9. maddesinde devletlerin radyo ve televizyon yayınları ile ilgili yasal çerçevelerine uygun bir şekilde, ifade özgürlüğü ve ayrımcılık yasağını göz önünde bulundurarak, ulusal azınlıklara mensup kişilerin kendi medyalarını yaratma olanaklarını mümkün olduğunca sunma yükümlülüğü açıkça tanınmıştır. Bu hüküm hiçbir süpheye yer bırakmayacak şekilde devletlere azınlık dillerinde yayın yapmak üzere kurulacak radyo ve televizyon kanallarının faaliyetlerine engel olmama yükümlülüğü getirmektedir. Devletlerin bu alanda yapacağı düzenleyici tasarruflar söz konusu hakkın kullanılmasına engel olmayacak tarzda olmak durumundadır.

Devletin teşvik etmesi gerek
Destekleme yükümlülüğüne gelince, bu çerçevedeki haklar devletlere kültürel çesitliği ve hoşgörüyü korumak ve geliştirmek amacıyla ülkelerindeyaşayan azınlıkların kendi kimliklerini en iyi şekilde ifade edecek ortamı yaratmak için gerekli olan önlemleri alma sorumluluğunu yüklemektedir. Burada negatif haklardan farklı olarak, devletlerin karışmama değil, bizzat teşvik etme yükümlülüğü vardır. Pozitif haklar biçimsel eşitlik anlayışının eksikliklerini gidermek amacıyla vatandaşlar arasında gerçek eşitliği sağlamak için geliştirilmiştir. Ancak negatif haklardan farklı olarak pozitif haklar tüm devletlere aynı tarzda yükümlülükler yüklemeyen program türünde haklardır. Bu, pozitif hakların kapsamının her ülkenin ekonomik ve sosyal koşullarıyla azınlıkların değişik ihtiyaçlarına göre farklılaşabileceği anlamına gelmektedir.

AB standartlarına ulaşamadık
Örneğin sayıca az ve ekonomik durumu yeterli olmayan azınlıklar için eğer ilgili devletin kaynakları izin veriyorsa ve bu yönden bir talep varsa devlet televizyonlarında bu azınlık dillerinde yayın yapılması gerektiği kabul edilmektedir. Gerek Avrupa Çerçeve Sözleşmesi'nde, gerekse de Birleşmiş Milletler'in azınlıkların korunması ile ilgili deklaras-yonunda pozitif haklar bu çerçevede düzenlenmiştir. Maalesef bugün TRT'de azınlık dillerinde yayın yapılmaya başlanmış olması, Türkiye'nin AB'ye katılım amacıyla benimsediği reform paketlerinde yer alan düzenlemelerin yukarıda belirttiğim standartlar ile çeliştiği gerçeğini değiştirmemektedir. Söz konusu reformlar Radyo ve Televizyonların Kuruluşu ve Yayınları Hakkında Kanun'un 4. maddesindeki radyo ve televizyon yayınlarının kural olarak Türkçe olduğu hükmünde herhangi bir değişiklik yapmadığından, tamamen azınlık dillerinde yayın yapan kanalların kurulması hâlâ yasak olup, azınlık dillerinde ancak istisnai olarak yayın yapılması mümkündür.

Bu istisna Türk Vatandaşların Günlük Yaşamlarında Geleneksel Olarak Kullandıkları Dil ve Lehçelerde Yapılacak Yayınlarla İlgili Yönetmelik'in ilk halinde olabilecek en dar şekliyle tanımlanmıştı. Daha sonra hazırlanan yeni yönetmelikte bazı iyileştirmeler yapılmış olmakla birlikte azınlık dillerinde yayınlar hâlâ aşırı kısıtlayıcı hükümlere tabidir. Buna göre, azınlık dillerindeki televizyon yayınları günde 45 dakikayı, haftada 4 saati; radyo yayınları ise günde bir saati, haftada 5 saati geçmemek zorundadır. Ayrıca her ne kadar eski yönetmelikten farklı olarak sadece TRT'ye değil, özel radyo ve televizyonlara da azınlık dillerinde yayın yapma izni verilmekteyse de, yerel düzeyde yapılacak yayınlar hala RTÜK tarafından gerçekleştirilecek profil tespiti sonucunda verilecek izne tabi tutulmuştur. Üstelik yeni yönetmelikte bu dillere -ki yayınların Türkçe alt yazı ve çeviri ile birlikte sunulması zorunluluğu ve eğitici ve çoçuklara yönelik yayın yapma yasağı aynen korunmuştur. Uygulamada ise TRT tarafından gerçekleştirilen bu programların son derece kısıtlı bir içerikle ve elverişsiz saatlerde yapıldığı görülmektedir.

Türkiye'deki azınlık dillerindeki yayın hakkına karşı yerleşik resmi anlayışın katılığı göz önünde bulundurulduğunda, bu hakkın kullanılmasının bir günde AB standartlarına uygun hale getirilebileceğini düşünmek hayalci bir yaklaşım olabilir. Ancak hükümetin özgürlükçü bir anlayışla bu konuda iyileştirmelere devam etmesini beklemek her vatandaşın hakkıdır. Bu nedenle, ileride tüm dilsel grupların özel radyo ve televizyon kanallarında yukarıda eleştirdiğim kısıtlamalar olmaksızın yayın yapma hakkını koruyacak düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.

TRT yayınları sürdürmeli
Ayrıca TRT'nin, bazılarının iddia ettiğinin aksine, bu tür yayınlardan tamamen elini çekmek yerine, gelecek talepleri de dikkate alarak bu tür yayınlarda kullanılan dillerin sayısını artırmak ve programların içeriğini zenginleştirmek suretiyle azınlık dillerinde yayınlara devam etmesi yerinde olacaktır.

Baskı altına almak yanlış
Böylece Türkiye'nin kültürel zenginliği ve bu yayınları yapacak imkânları olmayan dilsel grupların hakları daha etkin bir şekilde korunmuş olacaktır.

Şurası bir gerçek ki, azınlık haklarının kapsamının genişletilmesi, Türk demokrasisinin şu aşamadaki gelişimi açısından kaçınılmazdır. Demokrasilerde vatandaşların sadece politik düşüncelerinin değil, etnik, dilsel, kültürel ve dinsel kimliklerinin de, karşılıklı diyalog çerçevesinde, kamusal alana belli ölçülerde yansıması doğal karşılanmalıdır. Bu sınırlandırılmaya ve baskı altına alınmaya çalışıldığı ölçüde, demokratik olduğu iddiasındaki rejim demokratik olmaktan çıkacaktır. Dolayısıyla, etnik, dilsel ve dinsel farklılıkların barışçı bir şekilde yönetilmesi de giderek zorlaşacaktır. Oysa, azınlık haklarını güvence altına alan çoğulcu demokrasilerde bu tür faklılıklar sadece birtakım aşırı milliyetçi siyasetçiler tarafından değil hukuk, sosyoloji, dilbilim alanındaki uzmanlar tarafından da rahatlıkla tartışılacağı için azınlık meselelerinin aşırı bir biçimde siyasallaşmasının önüne de daha kolay geçilebilecektir. Kısa süre içerisinde TRT'nin başlattığı çokdillilik politikası gösterecektir ki, azınlık kimliklerinin ifadesinden duyulan kaygılar yersizdir ve bu konuda sağlanacak serbestlikler Türkiye'nin ulusal bütünlüğüne zarar vermek bir yana Türk ulusunun kendine olan güvenini artıracaktır.

T. Tankut Soykan: Doktora adayı, McGill Üniversitesi, Montreal, Kanada

Kaynak: Radikal

   

 
Copyright © 2002-2020 Lazuri.Com | Telif Hakları saklıdır.