FORUM KONUK DEFTERI MOVIE FLASH KLIPLER Lazca Dil Kursu Denizin Çocuğu kalplerde / Hatice Tuncer - Cumhuriyet / Lazuri.Com

Sevenleri, 25 Haziran 2005'te yitirdiğimiz Koyuncu'yu bugün doğum yeri Hopa'da anıyor

Denizin Çocuğu kalplerde

Müziğe kendini vermiş, köklerine ihanet etmeyen, popülizmin peşinden sürüklenmeyen bir müzisyendi Kazım. Karadeniz ve Laz ezgilerini, geleneksel enstrümanlarını öne çıkardığı müziğinde siyasal bir mesaj yoktu ama.. değerlerinden taviz vermeyen muhalif kişiliğini dinleyicileri bilirdi...

HATİCE TUNCER

Bugün Hopa'da Sugören Yeşilköy Mezarlığı'nda, Denizin Çocuğu'nun yanındayız. Bir yıl oldu ayrılalı, nasıl da özledik. Geçen yıl 25 Haziran günü veda etmiş, 26 Haziran günü İstanbul'dan binlerce seveni uğurlamış, binlercesi Hopa'da karşılamıştı. Artık Kazım'ın şarkıları, insanlığın Çernobil'e karşı, nükleer santrallara karşı sesi oldu.

Kalabalığız, çok farklı yerlerden geldik, ama kalbimiz Denizin Çocuğu'nda. Yalnızca Karadenizliler değil, her kentten, her düşünceden dinleyicileri Kazım'a geliyor. Yeter Gültekin' in yolladığı karanfil de yanımda. Gelecek hafta 2 Temmuz'da bu sayfayı Sıvas'ta katledilen ozanlarımıza ayırmak için konuştuğumuz Yeter Gültekin, ''Kazım'a benden de bir karanfil götür'' dedi.

Kazım Koyuncu' yu hiç tanımamış ama çok severmiş. Gençliğini, müzisyenliğini ve isyancılığını Sıvas'ta hain ateşte yitirdiği eşi Hasret Gültekin 'e benzetirmiş. Kazım Koyuncu'nun hastalığı ve ölümüyle ortaya çıkan sevgi ve arkasından ağlayan geniş kitlenin nedenini de açıklıyordu aslında. Müziğe kendini vermiş, köklerine ihanet etmeyen, ama popülizmin peşinden sürüklenmeyen bir müzisyendi Kazım. Karadeniz ve Laz ezgilerini, geleneksel enstrümanlarını öne çıkardığı müziğinde siyasal bir mesaj yoktu ama.. değerlerinden taviz vermeyen muhalif kişiliğini dinleyicileri bilirdi.

İLK GİTAR AMCADAN...

Hopa'da 1972'de doğan Kazım'ın yaşamöyküsünü çeşitli röportajlarından kendi anlatımıyla bir kez daha anımsayalım:

''17 yaşında İstanbul'a geldim. Üniverite sınavına girmek için ilk kez köyden çıktım. Kitap okuyan babamdan kaynaklı olarak diğer çocuklardan daha farkım oldu. İlk gitarımı tesadüf eseri Almanya'daki amcam getirdi. İstanbul'a geldiğimde kitaplara ve hayallere rağmen çok ciddi bir uyum sorunu yaşadığımı fark ettim.''

İÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde okuyan Koyuncu, 1992'den itibaren yalnızca müzik yapmaya karar verir. Ali Elver' le Grup Dinmeyen'de bir araya gelirler: ''Özgün, protest denen tarzda müzik yapmayı amaç edinen bir grup kurduk ama.. kısa zamanda elektrik gitarı sokmaya başladık. Dağıldık toplandık, en sonunda 1996'da Sisler Bulvarı isimli tek albümü çıkardık.''

 

ROCK MÜZİK...

Aynı dönemlerde 1993'te Mehmedali Barış Beşli, Metin Kalaç, Gürsoy Tanç, Cafer İşleyen ve Zülküfil Murat Dilek 'le "Zuğaşi Berepe-Denizin Çocukları'' nı kurarlar: ''Herhalde 'yapılacak en güzel müzik rocktır' dedim. Kendim de rock'ın roll'dum. Lazca rock yapan Zuğari Berepe'yi kurduk. Rock yapalım demedik ama müziği yapmaya başlayınca rock oldu. Gözaltına alındım 1990'da. Hayatımda ilk defa bana Lazlığı hissettiren anımı Siyasi Şube'de yaşadım. Gözlerimdeki bağı indirttiler ve adam Lazca konuşmaya başladı. Polis onunla Lazca konuşarak daha fazla şey konuşacağımı düşündü. Bu yüzden Lazca müzik yapmadım ama Lazcayı keşfetmeye, keşfettiğimiz dille de müziği sonuna kadar özgür bırakmaya başladık. Lazlarla karşılaştığımız anlar çok enteresandır. Uzun saçlarımız, küpelerimiz, yırtık pantolonlarımız vardı; Lazlarda 'aha bunlar Lazca konuşuyor' diye etki yarattı. 'Laza benzemiyor, ama bir tek burnu benziyor' diyorlardı.''

 

ETNİK MÜZİĞİN YERİ...

Zuğaşi Berepe, 1995'te ''Va Mişkunan-Bilmiyoruz'', ''İgzas-Gidiyor'' , Belçika'da bir konser kayıtlarını yayımladı ve 1999'da dağıldı. Müziğe tek başına devam eden Koyuncu'nun Beyoğlu Metropol Müzik'in çıkardığı Salkım Söğüt dizisinin ikincisinde 3 şarkısı yer aldı.

''Sonra rock'n roll bir albüm peşinde giderken Faruk ağabey (Altun) çok sıkışık olduğum bir dönemdeydim, daha zor bir şeyi önerdi. Daha çok Karadenizlilik vurgusu olan Viya 'yı çıkardık. Ve Karadeniz etnik müziğinin bende çok önemli bir yeri olmaya başladı. Bugün hâlâ rock'n roll duygularla örülmüş bir insanım fakat etnik vurgulardan, etnik müziklerden büyük ölçüde beslenen rock'n roll bir adamım. Sadece kişiliğim belki rock'n rolldan duyguları içeriyor ama.. yaptığım ve yapacağım şey bundan böyle daha çok etnik müzikler olacaktır diye düşünüyorum. Elektrik gitarı, davulu, bası, özellikle sahnede müziklere tapmak şartıyla.''

 

ART ARDA ŞARKILAR...

2001'de çıkan Viya albümünde Gülbeyaz dizi film müziklerinin tema müziğini de oluşturan ve çok sevilen Dido Nana 'nın yanı sıra anonim Koçari, Domis Vamis- Yokluk, Ka Tun Mita Xendasoç gibi Koyuncu'nun müzikalitesi açısından önemli adımlar olan şarkıları yer alıyordu. Gülbeyaz'a Kemal Sahir Gürel' le yaptığı müzikler Koyuncu'nun çalışmalarının dikkat çekmesi açısından önemli bir adım oldu. Ama Koyuncu, zaten popüler dünyanın peşinde koşanların farkında olmadığı bir şekilde kendisine geniş bir dinleyici ve hayran kitlesi edinmişti.

Demokratik kitle örgütlerinin düzenlediği gecelerin halay geleneğine horon halkalarını eklemişti. Gerçekleşmesine katkıda bulunduğu 2003 yılındaki Barışarock Festivali'nin en coşkulu konserlerinden birini vermişti: ''Barışarock'tan iki saat önce İdil Kültür Merkezi'nin bir pikniğine gittim. 5-6 bin kişi vardı. O kadar güzel bir konserdi ki, çok hoş, çok anlamlıydı. orada 'tam bir halk' vardı. Barışarock'taki performansı biliyorsunuz. Dinleyen ve izleyenlerin de mutlu olduğunu görmüşsünüzdür. Çok bambaşka iki konsept. Ama bir grup her ikisinde de birden mutlu olmayı başarabiliyor. Böyle bir potansiyele sahip çok az kişi ve grup vardır. Bunlardan biri de ben ve arkadaşlarım diye düşünüyorum. Benim solcu olduğumu, nasıl bir insan olduğumu herkes biliyor. Karadenizli olduğumu da biliyorlar. Ama sanırım benim doğru söz söyleyen ve takip eden insan olduğumu da herkes biliyor.''

 

OTANTİK TARZ VE 'HAYDE'

Kazım Koyuncu 2004'ün Nisan ayında, tulum ve kemençeyi daha yoğun kullandığı, otantik tarza daha fazla yöneldiği, ama aynı zamanda modern çizgiyi de yoğun olarak kullandığı Hayde albümünü çıkardı: ''Hayde hem daha modern hem daha otantik daha etnik bir forma ulaştı. Selimina Pazar yöresinden ulaşmak istediğimiz soundların ipucunu veren eserlerden biridir. Fadime kullandığımız elektrik gitar ve ritimlerle geleceği işaret ediyor. Hayde 'de bizim yarattığımız birtakım yenilikler var. Tulum ve elektrik gitarla üç yüz yıldır melodiymiş gibi duruyor ama oysa üç dört ay önce benim ürettiğim bir tulum ezgisi. Denizde Kararti Var 'daki klarnet solosuna bayılıyorum. Tulumla klarnetin yan yana durması bence Laz müzik tarihindeki en önemli yeniliklerden biriydi. Bana 'Ne tarz müzik yapıyorsun' diye soruyorlar. Yemin ediyorum bilmiyorum. Karadeniz müziği yapıyorum ama.. tek başına Karadeniz değil. En fazla rock müzik kattı diyebiliriz. Başka şeyler de var.''

Hayde albümünün ardından Koyuncu, Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi Avrupa'nın çeşitli kentlerinde konserler verdi. Karadeniz müziğindeki yozlaşmaya karşı 2003'te başlattığı ''Hey Gidi Karadeniz'' gecelerinde çıktı. Kendi deyişiyle ''tam bir çocuk doğması zamanı'' kadar sonra 2004 Aralık ayında kanser hastalığı teşhisi kondu.

Cumhuriyet 25.06.2006

 

__________

 

Diğer Kısa Başlıklar;

 

__________

 

Çernobil'e karşı ses

N ükleer santrallara, Karadeniz Sahil Yolu'na ve Çernobil faciası sonrası duyarsızlığa karşı geliştirilen eylemlerde her zaman yer alan ve albüm kapaklarına da düşüncelerini yazan Koyuncu, hastalığını da Çernobil'den sonraki radyasyon etkisinin tetiklediğini düşünüyordu:

''Çok büyük olasılıkla Çernobil'den. Çernobil'in ilk yağmurunu çok iyi hatırlıyorum, kafama yemiştim. Bazıları bilimsel olarak kanıtlanmış, bazıları spekülasyon olarak dönüyor. Hepimizde kanserli hücreler var. Hayatımızın belirli dönemlerinde radyasyon veya başka şeyler tetikleyip büyütüyor tümörleri.''

Cumhuriyet 25.06.2006

__________

Bir yudum sevgi yeter

Zor yıllarındaki gibi Gönül'ü yine hep yanında oldu. ''Tüm güzel şeylerin'' sebebi, albümlerinde teşekkür'ü ihmal etmediği Gönül'le birlikte mücadele ettiler. Ailesi, dostları, arkadaşları, dinleyicileri büyük bir sevgi çemberine aldılar. Tedavisi sırasında şubat ayında İstanbul'da Yeni Melek Gösteri Merkezi'nde ve mayıs ayında Trabzon'da Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde hastalığına inat konserler verdi. Hastalığını unutturup horon teptirdiği dinleyicileriyle buluştuğu ve kucaklaştığı duygu fırtınalarıydı o konserler. Mücadele altı ay sürdü; sevgi çemberi, gidişini durduramadı. Sevgiye tutkundu, belki de o yüzden sevmek sözü az kalıyordu, tutkun olunuyordu Kazım'a: ''Sevmeyi bilebilmek, sevdiğini hissedebilmek, seni sevenlerle göz göze gelebilmek... O anlamda ne kadar şanslı olduğumu görüyorum. Hiçbir şeyle sağlayamayacağım bir sevgi var. Doktor 'Üç gün sonra öleceksin' deseydi o sevgi bana yeterdi.''

Cumhuriyet 25.06.2006

__________

Kazım'ın yolunda yürüyüş

Karadeniz müziğinin yenilikçi sesi Kazım Koyuncu'nun ölümünün birinci yıldönümü nedeniyle arkadaşları dün İstiklal Caddesi'nde yürüyüş gerçekleştirdiler. Beyoğlu'ndaki Mis Sokak'ta Kazım Koyuncu fotoğrafları ve posterleriyle toplanan Koyuncu'nun dostları Karadeniz Bölgesi'nin yöresel çalgısı tulum eşliğinde yürüdüler. ''Kazım'ın yürüdüğü yoldayız'' yazılı döviz taşıyan topluluğa yurttaşlar da alkışlarıyla katıldı. Galatasaray'da 1 dakikalık saygı duruşunun ardından Koyuncu'nun Lazca rock grubu Zuğaşi Berepe'den arkadaşı Mehmedali Beşli, ''Kazım'ın yolu maddi olarak İstiklal Caddesi, manevi olarak ise insanlığın eşit ve özgür olmak için yürüdüğü yoldur'' diye konuştu. (SALİM HALİMOĞLU)

Cumhuriyet 24.06.2006

   

 
Copyright © 2002-2020 Lazuri.Com | Telif Hakları saklıdır.