FORUM KONUK DEFTERI MOVIE FLASH KLIPLER Lazca Dil Kursu Kazım'ın Şarkıları Kazandı - Hatice Tuncer - Cumhuriyet / Lazuri.Com

Karadeniz'in asi çocuğunun isyan ve sevgisini, dinleyicileri hiçbir zaman unutmayacak

Kazım'ın şarkıları kazandı

HATİCE TUNCER 25.12.2005 Cumhuriyet

2005'in 365 gününü tamamlamak üzereyiz. Dünyaya, Türkiye'ye, kendimize bakış... Kaybedilenler, kazanılanlar, büyük olaylar, sevinçler, acılar... 33 yaşındaki Karadeniz'in çocuğu Kazım Koyuncu da yaşamını yitirenlerden biriydi. Piyasa kurallarına uymadan, tanıtım kampanyaları yapmadan, halkından miras aldığı ezgilere hoyrat davranmadan 25 Haziran'da giderken arkasında binlerce gözü yaşlı dinleyicisi vardı.

Popüler dünyanın dışındaydı, en popüler cenaze töreni oldu. 2005'te Kazım Koyuncu ve dinleyicileri kazandı. Tam da geçen aralık ayının bu günleriydi. İstanbul'da Bostancı Gösteri Merkezi'nde Hey Gidi Karadeniz gecesinde yine müziğiyle izleyicisini coşturmuştu, ama rahatsızlığı gözlerden kaçmamıştı. Bir dostu ''' a ''Uşağım, çok zayıfsın, hasta olacaksın'' yazmıştı. 2005'in ilk günlerinde artık hastalığı duyuldu ve kanserle savaşımı başladı. Hastalığına çare, müziği ve dostlarının sevgisiydi. Gücü tükenene kadar şarkı söyledi, hastane koridorlarında bile gitarını çaldı, sevenlerinin üzülmesini istemedi.

KAYITSIZLIĞA ÖFKE

Ölümünün ardından Çernobil kazasına ve ülke yöneticilerinin kayıtsızlığına duyulan öfke ve acıyla Koyuncu'nun müziği belki de anlatılamadı. Hopa'dan İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde okumak üzere geldikten kısa bir süre sonra müzikte karar kılan genç Karadenizli, Grup Dinmeyen ve Lazca rock müzik yapan Zuğaşi Berepe' de yer aldı. Koyuncu'nun deneyimleriyle şekillenen müziği Viya' da ve Hayde' de belirginleşti.

Zuğaşi Berepe'yi birlikte kurduğu arkadaşı Mehmedali Beşli , Koyuncu'nun tulum için ezgiler yazmasının Karadeniz müziğine getirdiği en büyük yeniliklerden biri olduğunu anlatıyor: ''Kemençeyle birlikte yaptığı Batı formatında düzenlemeler de şimdiye kadar yapılanların en iyisiydi. Ama en önemlisi, Kazım gerçek dünyanın ötesinde, müziğiyle kendi dünyasını, yani ölümsüz biricik dünyasını kurdu.''

Hayde albümünde Sultan Makamı adlı televizyon dizisinin de müziğinde kullanılan ''Denizde Kararti Var'' şarkısı tulum ile klarneti bir araya getirdi.

YÜZYILLARIN TÜRKÜLERİ

Koyuncu, tulum, kemençe, kaval, elektrogitarın birlikteliğiyle yüzyılların türkülerinden yaratılan yeni şarkılar söyledi. Hayde albümünden sonraki röportajında Kazım, müziğinde geldiği noktayı ''Biriktirdiğimi düşündüğüm bir süreç yaşıyorum ve sürekli öğreniyorum. Kendi yöremi öğrenemedikten sonra yapacağım müziğin çok gerçek bir müzik olabileceğine inanmıyorum. O yüzden anonim şarkılarla daha çok işimiz var. Hayde arasına yazdığım tulum ve elektrik gitarla üç yüz yıllık melodiymiş gibi duruyor, oysa üç-dört ay önce benim ürettiğim bir tulum ezgisi. O kadar çok değişik müzikler dinledim ki... Rock müzik dinlediğim kadar İç Anadolu da, Doğu da dinledim, ister istemez bütün bunlar beni oluşturuyor. Şarkıların ana melodilerine müdahale etmiyorum, sözlerini de değiştirmiyorum, saçmalamıyorum, ama düzenleme yaparken yeni melodiler katmaya çalışıyorum, yeni enstrümanlarla bir şeyler yapmaya çalışıyorum'' diye anlatıyordu.

Açıkhava Tiyatrosu'nu bir gecede nasıl binlerce insanın doldurduğunun sırrı da şu sözleri olsa gerek: ''Bütün bu düzenlemelerle ezber bozmanın yanında hayata dair duruşlarımızla da ezber bozmak gibi bir tavrım olduğunu söyleyebilirim. Gerçi henüz tam olarak yapmak istediklerimi yapamadım, ama biraz bildiğimiz şeyleri bozan, biraz statükoyu parçalayan, biraz ezberlerini bozan işler yapmayı çok istiyorum.''

GELECEK HAYALLERİ...

Müziğindeki geleceğe ilişkin hayallerinden de söz etmişti: ''Şimdiye kadar söylediğim ve söylemediğim türküleri çok büyük prodüksiyonla Gürcistan'dan, İrlanda'dan gaydacılarla belki bir senfoniyle yan yana getirip klasik müzikten rock'n rol'la, oradan da Karadeniz'e uzanan bir konseri müzisyen dostlarla yapmayı çok istiyorum.''

Kazım Koyuncu, bu yıl 4 Şubat'ta Yeni Melek Gösteri Merkezi'nde hastalığına ve zorlu tedavi sürecine karşın izleyicisiyle inatla çıkıp bir buçuk saat şarkı söyledi. Dinleyicilerine hastalığını unutturup bir sevgi yumağı, umut yarattı.

''Saçlarım döküldü, artık öyle yakışıklı fotoğraflarımı çekemeyeceksin'' diyordu, ama ''yüreği yakışıklıydı'' Kazım'ın. O yüzden, dinleyicileri, arkadaşları, tanışma fırsatı bulanlar ya da bulamayanlar çok sevdi. Bu yıl İstanbul'da sayısız konser yapıldı, ama sahnelerde ''Karadeniz rüzgârı'' esmedi, ''horon dalgası'' coşmadı.

Bir yıl önce 4 günde karar verilen konserde Açıkhava Tiyatrosu'nun yarıdan fazlası dolmuştu, Hopa'ya uğurlamaya on binler geldi.

''Biz kendi başımıza şarkı, türkü söyleyip çok fazla bir şey yapamayız. Aslında biz şarkı söylerken, müzik yaparken eylem yapıyoruz'' sözleri, Çernobil'e kayıtsız kalanlara, Karadeniz'in önüne duvar çekenlere İstanbul'dan Hopa'ya isyanla kanıtlandı.

 

Yaşam felsefesi

Artvin ve Bergama'da siyanürle altın arama belası, Akkuyu'da nükleer santral, Gökova'da termik santral, Fırtına Vadisi'nde hidrolik santral... derken şimdi de ki aslında çok zaman önce başlayan Samsun-Sarp Sahil Yolu Projesi. Bu proje kapsamında yok edilen ve durdurulamazsa tümüyle yok edilecek olan sahillerimiz ve çocukluğumuz ve geleceğimiz ve tarihimiz ve... yaşam!

Bu sözler yaşam felsefesinin özeti gibi. Mayıs ayında İstanbul Ticaret Odası'nın düzenlediği "Kanser ve Çernobil'in Etkileri" konferansındaki konuşmasında, "Hayatım ve sağlığım, nereye giderse gitsin daha da gıcık, illet, muhalif, deli bir herif olmaya devam edeceğim'' diye yaşama meydan okuyordu.

 

'Hopa' Kültür Merkezi

Bugünlerde Hopa'da, eski belediye binası restore edilerek yapılan kültür sanat merkezine ''Kazım Koyuncu adı verilsin mi verilmesin mi'' tartışmaları yaşanıyor. Belediye Başkanı Yılmaz Topaloğlu' nun, bir anket sonucu Hopalıların büyük çoğunluğunun isteğini yansıttığını düşünerek yaptığı öneri reddedildi. Gazetelere yansıyan tartışmalarda ''Bir türkü söylemekle sanatçı mı olunur'' diyen bir meclis üyesi olmuş.

Kazım Koyuncu'nun babası Cavit Koyuncu' yu üzen de bu sözler olmuş. Cavit Koyuncu, ''Kültür merkezine oğlumun adının verilmesi için benim bir teşvikim olmadı. Fakat benim kırılmam, bir türkü söylemekle sanatçı olunmaz lafınadır. Kazım'ın devrimci bir sanatçı olduğunu bütün ülke biliyor. Halk Kazım'ı, sanatı ve kişiliği için sevdi'' diyor.

Başkan Topaloğlu, ocak ayında öneriyi yeniden belediye meclisinin gündemine getireceğini, bu kez kabul edileceğinden emin olduğunu söylüyor.

'YOK OLAN YAŞAM'

Kazım Koyuncu, ''Politikacılar neden bu kadar hırslı, ne elde etmek istiyorlar acaba, bizim bilmediğimiz şeyler mi var? Hayat başka, biz başka mıyız acaba'' diye soruyordu bir röportajında. Kazım, belediye meclisinde 5-4 oyla kayıp mı etti? Hopa Kültür Sanat Merkezi'ne adının verilip verilmemesini önemser miydi? Kazım, Hopa'nın bir köyünde doğdu, şimdi doğduğu köyün mezarlığında yatıyor. Adı bir kültür merkezine ya da başka bir yere verilmese de olur. Fındık ağacı, ötede karayemiş, dereler, yaylalar sarılmış Denizin Çocuğu'na. Tartışmalara yanıtını Viya albümünün kapağında çoktan vermiş: ''İnsan hayatının hiçe sayıldığı, kendinden olmayanın değersiz görüldüğü, barışın ve kardeşliğin önemsiz sözcükler, insanın en değersiz şey olduğu ülkede yok olan sen, yok olan ben, yok olan sevgi, yok olan zaman, yok olan insan, yok olan... YAŞAM''

   

 
Copyright © 2002-2020 Lazuri.Com | Telif Hakları saklıdır.