 
"TURİSTİK SİNOP, RADYOAKTİF SİNOP'A KARŞI!"
"nükleer santral değil, rüzgar çiftlikleri istiyoruz!"
59. Hükümet son bir yıldır kendi halkıyla paylaşmadan ve tartışmaya dahi açmadan yürüttüğü “nükleer enerjiye geçiş” projesi üzerindeki yoğun çalışmalarını sonuçlandırma aşamasına getirmiş bulunmaktadır. Projeye ilgi duyan firmaların temsilcileri ile görüşmeleri sürdüren ve çalışmaları takvime bağlayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Güler, son aylarda halka açık konuşmalarında “nükleer santral” denince, sadece olası yatırım seçeneklerine değinmekle yetinmiş - kamu ve özel sektör ortaklığı olarak adlandırılan, PPP (Public Private Partnership)* yatırım olasılığını İngilizce gayet seri telaffuz edebildiğini gösterse de - şimdiye dek ülkeye alınacak en pahalı ve riskli teknolojiye dair kamuoyuna Türkçe hiçbir kapsamlı bilgi vermemiştir.
(* Bakınız :16 Aralik 2005 CNNTURK Eğrisi Doğrusu Programı. Ancak bakanın konuşmasının bu kısmı, sitede yer verilen program kaydından sonradan çıkartılmış, sansürlenmiştir.
Nükleer santral kurulması söz konusu iller arasında Sinop, Mersin, Konya ve Sakarya'nın adı geçmektedir. Bu illerin AKP milletvekilleri nükleer santralın sözünü dahi etmese de örneğin Sinop'ta, santralın tapu kadastro işleri etrafa Toplu Konut İdaresi adına yürütülüyormuş izlenimi verilerek, gizlice tamamlanmış; yabancı nükleer enerji lobileriyle teknoloji seçimi kapalı kapılar ardında yapılırken, güçlü bir anti nükleer hissiyata sahip olduğu hükümetçe gayet iyi bilinenen Türk kamuoyu bilinçli şekilde devre dışı bırakılmıştır:
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Elektrik İşleri Etüd İdaresi Genel Müdürlüğü bir yandan kararlılıkla atom enerjisi çalışmalarını sürdürürken, enerji kaynaklarımızı ayrıntılarıyla anlatan mevcut internet sitelerinde nükleer enerjiye dair henüz tek bir konu başlığına dahi rastlanmamakta; ısrarlı bilgi edinme başvuruları geçiştirilmektedir. Nükleer santrallerin kurulmasıyla ilgili tüm aşamalarda proje yönetimi görevini üstlenen Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) ise 2006'da inşaasına başlanacağı anlaşılan santralların kurulacağı illerin adlarını -Bilgi Edinme Yasasına rağmen- hala kesinlikle açıklamamaktadır.
Anlaşılan, hükümet bütün bağlantıları yaptıktan sonra bir “oldu ve bitti!” durumu yaratarak, halkımızı nükleer enerji tercihine mahkum bırakmak niyetindedir.
Bu niyetle bir nükleer kampanya yürütülmeye başlanmıştır. Her fırsatta tutarsız rakamsal verilerle enerji ihiyacının sadece ve sadece nükleer enerji kullanımı yoluyla aşılacağı tezi öne çıkartılmakta, insanlığın bulduğu “en kirli” enerji, “en temiz” olarak lanse edilmekte; yerel yatırımcıların ülkemizde alternatif enerjiye yönelimleri mevcut uygulamalarla, bilinçli şekilde sürüncemede ve geri planda tutulmaktadır.
Hükümetin gizli gündemli nükleer kampanyasına karşılık, biz sade vatandaşlar da 2006 itibariyle kamuoyunu bilgilendirici bir nükleer karşıtı kampanya başlatmış bulunuyoruz:
Sözde barışcıl nükleer enerjinin, uranyumun topraktan çıkarıldığı andan başlayan, işlenişi, santrallarda kullanılması, atıklarının depolanmasıyla çoğalan ve seyreltilmiş atıklardan bomba yapılıp Irak gibi işgal bölgelerini lanetli topraklar haline getirmesiyle süre giden bir ölüm döngüsü yarattığını, herkese tekrar tekrar anlatacağız.
Bu kampanyayı, Türkiye'nin en kuzey ve bakir ucunda, Sinop'ta başlatıyoruz.
İlimiz maalesef nükleer santral yapımı için “uygun bulunan” yerlerden biridir.
Oysa, adında üç bin yıllık antik Sinope'nin ruhunu saklayan, Karadeniz'de hem güneye bakan, hem de güneyli bir yaşam tarzı barındıran tek kent olan, 270 kilometrelik bir kıyı şeridine ve el değmemiş kumsallara sahip ilimiz ancak Turistik Sinop olarak anılmaya layıktır. Bugüne dek hiçbir kamu desteği almadan, tevazu içinde gelişen Sinop turizmini parlak bir gelecek beklemektedir. Bir dönemlik hizmet için bazı bakanlıkları işgal edenlerce, güzel Sinope'nin sonsuza kadar Radyoaktif Sinop olarak lekelenmesi fikrine HAYIR diyoruz.!
Rüzgarli Sinop kıyılarında tüm yıl boyunca verimli bir alternatif enerji kaynağı sunan Karadeniz'in nefesinin değerlendirilmesiyle, hem kente enerji sağlamanın, hem de ulusal sistemi beslemenin mümkün olduğu Enerji Bakanlığı yetkililerince de gayet iyi bilinmektedir.
Tehlikeli ve eskimiş nükleer teknolojilerin fahiş kredilerle ülkemize sokulmasını reddediyor, hükümetin yenilenebilir kaynaklarından enerji üretiminin önünü açacak altyapıyı ivedilikle geliştirmesini talep ediyoruz: 10.5.2005 ‘de kabul edilen YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARININ ELEKTRİK ENERJİSİ ÜRETİMİ AMAÇLI KULLANIMINA İLİŞKİN KANUN 'un içinin doldurulmasını bekliyoruz
Zira,
- Enerji açığımız, yenilenebilir kaynaklardan üretim ile kayıp ve kaçakların engellendiği verimli kullanım sağlanarak, büyük çevresel ve ekonomik risklere girilmeden giderilebilir.
- Nükleer seçenek kurulumu uzun, işletimi pahallı, kullanım ömrü bitiminde söküm süreci olağanüstü maliyetli olduğundan uzun vadede kamu kaynaklarını savurganca tüketir.
- Dünya, radyoaktif atıkların güvenle saklanması için henüz hiçbir çözüm bulamamıştır.
- Atom enerjisi çok tehlikelidir.
KAMPANYAMIZIN HEDEFİ , nükleer enerjiyi tamamen reddetmek, ilimiz ve ülkemiz için enerji açığını daha ucuza ve çevreye zarar vermeden, sürdürülebilir şekilde gidermenin yöntemlerinin uzun vadeli, kalıcı devlet politikalarıyla tespitini talep etmek; kısa vadede alternatif enerji uygulamalarına geçişi sağlayacak kamu duyarlılığını hükümetin gündemine sokmaktır.
"Nükleer Enerji Lobileri"ne mesajımız:
Nükleer sizin olsun, Sinop bizim!
www.sinopbizim.org
Yorum ve görüşleriniz icin e-posta adresi: sinopbizim@gmail.com
Kampanya Sözcüleri
Türkiye: Oya Koca +90 537 664 51 94
Avrupa: Ziya Eroglu +47 98 62 88 41
Destek vermek için [BURAYI] tıklayın |