Kakheti
Samegrelo Saprangeti
Bu
güne kadar birçok peri masalı okumuşsunuzdur. Kül kedisi
yada Pamuk prenses gibi fakat benim Kakheti’de ve Samegrelo’da dinlediğim
kraliyet ailesine ait bu hikâye hem tarihi bir gerçek hem
de diğer masalları aratmayacak kadar enteresan.
Eylül
ayında Kakheti de ünlü Gürcü yazar Aleksadre Çavçavadze’nin
şimdi müzeye çevrilmiş evini ziyaret ettik. Sabahın
erken saatlerinde birkaç öğrenci ve velimizle yola çıktık.
İki saati aşkın bir yolculuktan sonra mükemmel yüksek
bir dağ manzarasına bakan oldukça geniş bir bahçesi
ile yemyeşil bir doğanın tam ortasına inşa
edilimiş o zamanın şartlarına göre oldukça lüks
sayılabilecek bir yerdi burası. Bu müzeyi gezerken Aleksandre
Çavçavadze’nin üç güzeller güzeli kızlarının portresini
gördük. Bu güzel bayanlar hakkında rehberimiz bize, birinin
ünlü Rus yazar Aleksandre Griboedovi ile evlendiğini, diğerinin
ise –belki en güzelinin- ünlü Gürcü yazar Nikoloz Barataşvili’ye
aşık olmasına rağmen aşkının
yerine nasıl kraliçeliği tercih ettiğini ve Ekaterine
Çavçavadze’nin Nikoloz Barataşvili’ye olan aşkını
kalbine gömüp Samegrelo topraklarının o günkü kralı
Davit Dadiani ile evlendiğini anlattı. Bütün bunları
Samegrelo’da Dadiani Müzesini Ziyaret ettiğimde kafamda daha
iyi canlandırabildim.
Dadiani
Müzesindeki rehber bayan bizi içeri alırken müzenin 1921 yılında
açıldığını daha önce Dadianilerin sarayı
olduğunu anlatıyordu. İkinci katta yedi ay önce gördüğüm
güzelliği tekrar görüyordum. Fakat karşımda bu sefer
kraliçe Ekaterine Dadiani duruyordu, hemen yanında Ekselansları
Davit Dadiani. İşte hikaye tam burada başlıyordu.
Dadianilerin kızları Salome Dadiani ile Fransızların
ünlü imparatoru Napolyon Bonaparta’nin kızkardeşinin torunu
Arçil Miurati arasında, Salome’nin bir seyhatinde başlayan
aşktan bahsediyordu, daha sonra bu aşkın evlilikle
neticelendiğini müjdeledi. Napolyon, birinci dereceden akrabası
olan bir gencin mutlu bir şekilde güzel ve asil bir prensesle
evlenmesinin onuruna Salome’ye çeyizler yaptırıyor ve
bu haberin şerefine günlerce kutlamalar düzenlettiriyordu.
Yıllar
sonra Arçil’e Napolyon’dan kalan bazı miras, çift tarafından
Samegrelo’ya getirildi. Bunlardan en meşhuru Napolyon’un ölümünde
doktoru tarafından alçıyla alınan yüz hatlarını
tamamen gösteren bir maskenin pirince dökülmesiyle yapılan
büstüdür. Bu büstten dünyada sadece birkaç tane olduğu söylenmektedir.
Biriside Zugdidi’de Dadiani müzesinde sergilenmektedir. Bu müzenin
ziyaretçileri birçok tarihi kalıntıların yanısıra
bu büstüde görme şansı bulabiliyorlar. Rehber bayan bize
bu çiftin Fransız vatandaşı olan dördüncü kuşak
torunlarının şu anda Samegrelo’da ve Tiflis’te yaşadıklarını,
Gürcüce’yi ve Megrelce’yi rahatlıkla konuşabildiklerini
söyledi.
Günümüzde
halk arasında, çeşitli kitle iletişim araçları
sayesinde dünyanın çok küçüldüğü söylenir. Bu hikaye bana
dünyanın aslında o zamanda da küçük olduğunu gösteriyor.
Dünyanın belki iki ucunda Fransa’dan Zugdidi’ye iki insan birbirleriyle
tanışıyorlar, arkadaş oluyorlar, aşık
oluyorlar, akraba oluyorlar ve bize de anlatacak, okuyacak ve yazacak
harkulade mutluluk esintileri bırakıyorlar.
Saffet Bayraktutan 27.04.2004
|