FORUM KONUK DEFTERI MOVIE FLASH KLIPLER Lazca Dil Kursu 25 YILDIR ÖLÜYORUZ / Lazuri.Com
 

25 yıldır ölüyoruz

Karadeniz İsyandadır Platformu eylemcileri ve yüzlerce yaşam savunucusu 25 yıl önce gerçekleşen çok sayıda insanın yaşamını kaybetmesine neden olan Çernobil Nükleer Santral kazası nedeniyle sokaklara çıktı.

Taksim Tranvay durağında bir araya gelen yaşam savunucuları “Sisteme lanet nükleere hayır”, “25 yıldır ölüyoruz” yazılı pankartları ile İstiklal Caddesi üzerinden Galatasaray Meydanı’na doğru yürüyüşe geçti. Ellerinde, Lazca ve Hemşince “İsyan”, “Nükleer istemiyoruz” ve “ Bizde Radyasyon var” yazılı dövizleri taşıdı. Yürüyüş boyunca tulum çalan grup sık sık, “Çernobil’i unutma nükleere bulaşma”, “Yaşam isyan özgürlük” sloganları attı. .

Galatasaray Meydanı’na ulaşan grup çalınan sirenlerin sesleri ile birlikte Çernobil faciasının ölüm anını canlandırmak üzere, kısa süreli olarak yerlere yattı. Basın açıklamasını öncesinde "Karadenizliler Yüksek Derecede Radyasyon yayıyor" diyerek basın mensuplarına birer adım geri çekilmeleri istendi.

Basın açıklamasını okuyan EMEL ÇOLAK "Bizlerin nükleer karşıtı olmamız için, Fukuşima'da nükleer kaza olmasına gerek yoktu. Bizler 25 yıldır bu ülkede "Çernobil'in Çocukları" olarak her gün öldük. Sevdiklerimizi, dostlarımızı, yakınlarımızı toprağa koyduk. 25 yıldır her gün, her saat nükleere ve bunu başımıza bela eden sisteme lanet ettik" dedi, ÇOLAK "Ucuz, temiz, yenilenebilir enerji bahaneleri ile nükleere karşı alternatif sunmak iktidarın ve şirketlerin ekmeğine yağ sürmek demektir. Çünkü biliyoruz ki amaç enerji değil, amaç Karadeniz’i ve Akdeniz’i nükleer atık çöplüğüne döndürmek, kanlı savaşlarınız için silah elde etmektir. Amaç kar hırsıdır, amaç talandır, amaç doğayı ve yaşamı yok etmektir" dedi.

Basın açıklamasının ardından Çernobilden doğrudan yada dolaylı olarak etkilenmiş insanlar yaşadıklarını tanıklıklarını ve kayıplarını anlatarak Nükleere ve yeni açılara HAYIR dedi...

 

BASIN AÇIKLAMASI

26 Nisan 1986’da gerçeklesen Çernobil nükleer felaketinin üzerinden tam 25 yıl geçti. 25 yıldır bizler, basta Karadenizliler olmak üzere ölüme mahkûm edildik.

Çernobil faciasının dünyayı kasıp kavurduğu günlerde zamanın Cumhurbaşkanı darbeci Kenan Evren, “Biraz radyasyon kemiklere yararlıdır”, Başbakan Turgut Özal "Radyoaktif çay daha lezzetlidir" diyebiliyor; Sanayi Bakanı Cahit Aral ise halkın huzurunda radyasyonlu çay içebiliyordu…

Yıllar önce devlet tarafından işlenen bu suç, bütün ölümlere ve bilimsel verilere rağmen kabul edilmediği gibi, üstü küstahça örtülmeye çalışıldı; bugün bu tavır aynı vurdumduymazlık ve pişkinlikle devam etmektedir. Şu an halen Çernobil nükleer santrali radyasyon yaymaya devam ediyor, bizlerden gizlenmeye çalışılsa da diğer ülkelerdeki nükleer santrallerin sızıntıları bizleri de etkisi altına almış durumda.

Japonya’da yaşanan felaket sonrası Fukuşima’daki patlamalar ve radyoaktif sızıntının etkileri hala canlı ve dünyada nükleer karşıtlığı hız kazanırken, nükleer santralı evdeki tüp gaza indirgeyerek Sinop’a, Mersin’e ve Trakya’ya nükleer santral yapmayı planlayan bu dayatmacı zihniyete boyun eğecek değiliz.

Yaşam, doğa ve kültürler, iktidarların ve şirketlerin topyekûn saldırısıyla karşı karşıya… Kapitalistlerin doymak bilmeyen kar hırsı için, Anadolu’ya can veren derelerimiz HES adı altında şirketlere satılıyor; termik santraller, maden aramaları ve sanayi atıklarıyla doğal yaşam zehirleniyor; ormanlar, meralar ve tarım alanları şirketlerce yağmalanıyor… Bugün Çernobil'in etkileri halen devam ederken, Fukuşima ile bir kez daha sarsılıyoruz…

Bizlerin nükleer karşıtı olmamız için, Fukuşima'da nükleer kaza olmasına gerek yoktu. Bizler 25 yıldır bu ülkede "Çernobil'in Çocukları" olarak her gün öldük. Sevdiklerimizi, dostlarımızı, yakınlarımızı toprağa koyduk. 25 yıldır her gün, her saat nükleere ve bunu başımıza bela eden sisteme lanet ettik. Geçtiğimiz aylarda Türkiye Büyük  Millet Meclisi Araştırma Komisyonu doğu Karadeniz’e giderek yaptığı  sözde bilimsel raporda bizlerle alay edercesine bölgedeki kanser artışının psikolojik olduğunu açıkladı . Bizim hayvanlarımızın ve bitkilerimizin yok oluşu da mı psikolojik? Hayvanların üç başlı dünyaya gelmesi, tarım alanlarının radyasyonlu yağmurlardan sonra kuruması da mı psikolojik? Radyasyonlu çayların sanki bir çöp gibi gömülüp üzerinin betonla kaplanması da mı psikolojik? Her evden en az bir kanser hastasının çıkması da mı psikolojik? Bütün bu “sözde psikolojik” olayların sebebini merak edenler gelip mezarlıklarımıza baksınlar…

Bugün bir kez daha, başta nükleer santraller olmak üzere, yaşamımızı yok eden sözde enerjilere isyan ediyor, bunları başımıza bela eden sisteme lanet okuyoruz. Bizler nükleere karşı çıkarken, iktidara ve şirketlere ne bir alternatif sunuyoruz ne de “uzlaşalım” diyoruz. Çünkü biliyoruz ki, yaşamın alternatifi olmaz.

Ucuz, temiz, yenilenebilir enerji bahaneleri ile nükleere karşı alternatif sunmak iktidarın ve şirketlerin ekmeğine yağ sürmek demektir. Çünkü biliyoruz ki amaç enerji değil, amaç Karadeniz’i ve Akdeniz’i nükleer atık çöplüğüne döndürmek,  kanlı savaşlarınız için silah elde etmektir. Amaç kar hırsıdır, amaç talandır, amaç doğayı ve yaşamı yok etmektir.

Çernobil ile bizleri ölüme mahkum ettiğiniz yetmedi mi? 25 yıldır, radyasyonlu çaylar, fındıklar, sütler ile öldürüldüğümüz yetmedi mi? Sevdiklerimizi, en güzellerimizi toprağa koyduk, her gün bir kez daha bizde öldük… Yetmedi mi?

Yeter artık!

Yaşamlarımız üzerinde oyun oynamanıza izin vermeyeceğiz.

Yaşamlarımızın üzerinden kirli ellerinizi ve santrallerinizi bir an önce çekin.

Akkuyu Çernobil, Sinop Fukişima olmayacak.

Ne Türkiye’de Ne Dünyada Nükleer Santral İstemiyoruz!

FotoKaynak: Karadeniz İsyandır Platformu

www.karadenizisyandadir.org

Lazuri.Com - 26.04.2011



..

HORON & TULUM
Horon ve Tulum Kursu

Lazca Kurs
Lazuri Doviguram

KAZIM KOYUNCU (DVD)
Sarkilarla Geçtim Aranizdan - Kazim Için Bir Film

KARAKUTU

   

 
Copyright © 2002-2020 Lazuri.Com | Telif Hakları saklıdır.