KARADENİZ
SAHİL YOLU HUKUK İHLÂLLERİ
Anayasamızın
90. maddesinin son fıkrası gereğince usulüne göre yürürlüğe
konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Milletlerarası
Antlaşmalar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası
ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz.
Anayasa Mahkemesine
iptal davası açılamaması nedeni ile milletlerarası antlaşmalar
kanunlarımızdan üstündür ve devletimizin tüm birimlerinin bu anlaşma
hükümlerine uyma mecburiyeti vardır.
Avrupa'nın
Yaban Hayatı ve Doğal Yaşama Ortamlarının Korunması
Sözleşmesi 09.01.1984 tarih ve 84/7601 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararıyla onaylanıp, 20.02.1984 tarih ve 18318 sayılı Resmi
Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.Bu antlaşmanın
özellikle 3. maddesi, her akit tarafın, bilhassa nesli tehlikeye düşmüş
ve düşebilecek türlerin, özellikle endemik olanların ve de tehlikeye
düşmüş yaşama ortamlarının, bu sözleşme hükümlerine
uygun olarak muhafazası amacıyla, ulusal politikalarını
geliştireceklerini hükme bağlamıştır.
Tarım ve Köy
İşleri Bakanlığı, Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nün
31 TEMMUZ 2001 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan 24126 sayılı
Tebliğine göre DENIZ ALASI ( Salma trutta labrax) BERN SOZLESMESI'ne
göre avlanması yasak hayvanlar kapsamına alınmıştır.
Hal böyle iken
yalnız Ardeşen'de Fırtına, Fındıklı'da Arılı
ve Çağlayan, Arhavi'de Kapise derelerinde yumurta bırakan
ve yalnız bu ilcelerin deniz kıyısında, kıyıya
yakın yaşamını sürdüren DENIZ ALASI’nın yaşam
alanları taşla doldurulmak sureti ile yok edilmektedir.
Karadeniz yol güzergahı
35 metre eninde 1957 yılı itibarı ile kamulaştırılmış
ve bu kamulaştırma alanında tek gidiş ve tek geliş
olarak köprüleri ile birlikte yollar tamamlanmıştır.
İhale edenlerin
yüce divanda yargılandığı bu yol yapımı önceden
bu maksatla kamulaştırılan mevcut güzergahtan başlamış
iken ve bu cümleden olarak Fındıklı, Çağlayan Deresi
üstündeki ilave köprü inşaatı devam ederken ansızın yolun
dolgu yapılmak sureti ile sahilden geçirilmesi yönünde karar alınmış
ve bu yöndeki karar onaylanmıştır.
5.9.2001 tarihinde
onaylanan bu ripaj (kaydırma) projesinin iptali icin Trabzon Idare Mahkemesi'nde
açmış olduğumuz dava, 19.04.2002 tarihinde davanın kabulü
ile sonuçlanmıştır. Karayollan Genel Müdürlüğü ve Bayındırlık
ve İskan Bakanlığı’nın temyiz istemleri reddedilerek,
iş bu karar Danıştay 6. Dairesince 20.01.2004 tarihinde onanmış,
tashihi karar talepleri de ret olunarak karar kesinleşmiştir.
Yine zamanın
Belediye Başkanı ve Aksu Mahallesi Muhtarının müracaatı
üzerine, Fındıklı-Aksu Mahallesi sahilinde yol geçirilmesi uygun
görülmemiş ve yol yapımının Doğu Karadeniz'de
ender bulunan bir çeşit kumsalı ortadan kaldıracağı
cümleden olarak, Fındıklı Cumhuriyet Savcılığınca
Trabzon İdare Mahkemesinden celb edilen dosyada Danıştay 6. Dairesinin
dava ile ilgili onama kararı mevcut iken, onama kararının bir
suretinin gönderilmesi için Danıştay'a müzekkere yazılmaktadır.
Böylesi bir yazışma "işi uzatma" degildir
de nedir? Bunun yanında, akan çatısını kapatmak için Fırtına
Deresi'nden bir sepet çakıl alan kadınlarımıza zabıtaca
ceza kesilmektedir. Bahsettigimiz hususlarda Cumhuriyet Savcılarının
harekete geçmesi için şikayete dahi gerek yoktur. Çünkü yukarıda belirtilen
ve konuyu suç teşkil eden eylemler takibi şikayete baglı suçlar
cümlesinden değildir.
Bir devletin hukuk
devleti olabilmesi; kararlarında süreklilik bulunması akşamdan
sabaha karar değiştirmemesi, Anayasasına, Anayasa Mahkemesi'ne
iptal davası açılamaması nedeni ile yasalardan üstün olan milletlerarası
antlaşmalara ve yasalara uyması ile mümkündür.
Fındıklı-Arhavi-Ardeşen,
yaylası ile denizi ile ve yayla ile deniz arasında irtibatı sağlayan
dereleri ile bir bütündür. Kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.
Ancak kıyılar Anayasa Mahkemesi'nin 18.9.1991 tarihli kararında
belirtildiği gibi kamunun malıdır. Kamu kavramına gelecek
kuşaklar da dahildir.
Dağ tarafından
geçirilmesi daha ucuz olmasına rağmen (örneğin Ardeşen
deniz dolgusu 195 milyon dolar iken, 1,5 kilometre içerideki kuşaktan geçecek
otoyolun maliyeti 32 milyon dolardır) yolun sahilden dolgu yapılmak
sureti ile geçirilmesine olur veren bu sistemden Kurtuluş Savaşı
vermiş ecdatlarımız adına utanç duyuyoruz. Maalesef, yolun
boyuna ve dağları yıkıp kaldırdığı hafriyat
miktarına göre para veren ihale sistemini kullanan tek ülke Türkiye'dir,
Bu hususu ibretle takdirlerinize sunuyoruz.
Dağlarımız
yıkılırken, yıkılan dağlarımızla denizlerimiz
doldurulurken doğal ve yaban yaşam alanları yok edilirken gelecek
kuşaklar için, yaşam sahaları yok edilen DENIZ ALALARI için ve
doğal bir çevrede insanca yaşama hakkı olanlar için bu konuyu
gündeminize almanızı, kamuoyunu bilgilendirmenizi ve bu konuda bizlere
yardımcı olmanızı en derin saygılarımızla
arz ederiz,07.12.2004
Prof.Dr. İlyas
YILMAZER – Av.Cihan EREN – Tahsin OCAKLI
Konuyla
alakalı başlıklar:
|