
Merkez Köy
Ôaôamûa
raüaniyi
geçince Merkez Köy ayaklarımızın altındaydı.
Tuğla evlerin kiremit çatıları görünüyordu. Didiçoyi
dedikleri Merkez Köy 1960'da yanıp kül olduğunda herkes
tuğla evleri yapmıştı. Bu görünümüyle Dutxehiçte
tipik bir laz köyüne benzemiyordu. Dutxe denilince akla Merkez Köy
gelirdi. Burada Liüopeler,
Çebepeler ve Üoöiva
sülalesinden bir kaç hane bir arada otururdu.
Efsaneye göre Dutxeye ilk
yerleşim üç kardeş tarafından yapılır.
Bunlar aile reisi Üoöonun
çocuklarıdırlar. Bir kardeş Xoüvatiye
yerleşir. Xoüvatiye
yerleşenler Xaliüanayada
yerleşir. Bunlar Üoçivalardır.
Merkez Köydekiler Çebiler ve Liüopelerdir.
Didinana Liüopelerdendir.
Didinana nın iki erkek kardeşi, ikide kız kardeşi
vardır. Bir erkek kardeşi ile bir kız kardeşi
üveydir. Büyük kız kardeşi Bexa Xalada Merkez Köyde oturmaktadır.
Alibey Dayı yıllar önce kanserden ölmüştür. Xelili
Dayı ise İstanbulda gastronomide çalışmaktadır.
Asiye xala en küçükleri olup Merkez Köyde oturmaktadır.
Ôaôamûa
raüaniyi
indik. Köyün ortasından bir kaç dükkanı geçip cami avlusuna
vardık. Orada Alibey Dayının mezarı başında
bir süre durakladık. Didinana yine etkilendi. Mezarlığı
geçtikten sonra Henife Xalanın evine dayandık. Henife
Xala akşam yemeğini hazırlıyordu. Didinana'nın
rahmetli kardeşinin eviydi burası. Henife Xala dul kaldığında
henüz yirmibeş yaşındaymış. O sıralar
Rize'de memurluk yaparmış Alibey dayı rahmetli.
Ölümünden sonra Henife xala köye yerleşmiş çocuklarıyla.
Henife Xalanın evi Didinana nın baba evi sayılırdı.
Sadiüi
ôaôu
(Didinana nın babası) ölünce
baba evi olarak bu evi gördü hep.
Avluda oturduk bir
süre. Evin arkasından gelen sesler Özcanla Sadık adındaki
kuzenlerimdendi. Henife Xala oğullarına gözünün nuru gibi
bakardı.Faduna abla evlenmişti.
Xelili Dayının oğluyla. Günay ise henüz küçüktü.
Bir süre sonra evin arkasına
geçtim. Özcanla, Sadıkla sohbete daldık. Didi Ayşe
yi komşularının kızını sordum. Özürlü
olan Didi Ayşe bir gün aniden ölmüş. Çocukken Didi Ayşeyi
kızdırmak en büyük eğlencemizdi. Bir üzüntü kapladı
içimi. Didi Ayşenin yokluğu avluda hissediliyordu....
Hava kararmıştı.
Bir süre sonra Bexa Xala aksayan ayağıyla belirdi kapıda.
Hızla ona doğru yöneldim ve boynuna sarıldım.
Daha sonra Bexa xala'nın kızları da geldiler. Ev
komşularla dolmuştu. Henife Xala yemekten sonra mısır
haşladı. Fındık ceviz çıkardı ortaya.
Herkesin ilgisi benim üzerimdeydi.
Mahallenin kızları meraklı sorularla yöneliyorlardı
bana.
Özenle türkçe konuşmaya
çalışıyorlardı benimle. Bense lazca konuşmaya
can atıyordum. Henife Xala takıldı bir ara, takılmadan
yapamazdı. Faduna ablada ondan geri kalmazdı. ’Evlenecek
genç kız oldun’ diyorlardı. Kulaklarıma kadar kızardım.
Her gelişimde evi gizem
dolu gelirdi Henife Xala nın. Nede olsa rahmetli Alibey Dayının
eviydi. Babamda çok anlatırdı dayısını.
Bir ara ilkokul öğretmenliği yapmış. Babamında
öğretmeniymiş. İlkokuldan sonra babamıda okutacak
olmuş. Didinana izin vermemiş.
Çocuğu okutacağım
deyince nokanşxule(ateşli odun) ile üstüne yürümüş
kardeşnin Didinana.
Didinana kardeşi üzerine
çok ağıt yakardı. Didinana'nın ağıtlarından
tanırdım Alibey Dayıyı. Tarlada bahçede iş
yaparken içli ağıtlar söylerdi. O ağıtlar yüreğime
oturmuştur. Bugün şiir yazıyorsam o ağıtları
dinlediğim içindir.
Her bu eve gelişimde
o ağıt sessizliği çökerdi ortalığa. Henife
xala genç güzel bir gelinken dul kalmış. Didinana çok
yardım etmiş gelinine. Çocukların bir şeyini
eksik etmemiş..
Bir ara eskiden Alibey Dayının
yattığı odaya girdik Günayla. Ürperdi içim. Alibey
Dayı yeni ölmüş gibi hüzünlendim. Merkez Köyde her kesin
avlusunda bir kaç mezar bulunurdu. Akşam çökünce bu mezarlardan
korkardık. Evin avlusunun dışına çıkamazdık.Yanlız
çocukken değil büyüyüncede bu korku sürdü. Hızla Alibey
Dayının öldüğü odadan çıkmıştık.
Geç vakite kadar oturuldu
o akşam.. Ertesi gün erkenden yola koyulmak istedi Didinana.
Bir süre Xelili Dayının evinde oturduk. Kalkmak istedi.
Gittiği yerde fazla kalmayı sevmezdi Didinana. Yavaş
yavaş Dutxe merkezden Xaliüana
ya kadar aynı yolu geri yürüdük. Yağmur çiseliyordu. Bu
yolları halamın kızı Şerife ile az tepmemiştik.
O günler gözümün önünde belirince bir hoş oldu içim. İçimden
bir şeylerin koptuğunu hissettim. Geride bırakacağım
ne çok şey vardı. Yanlızca Şerifeyi geride bırakmak
bile yeterdi bana. Onun yaşam sevinci onun sevecenliği
ve onun gelişmeye kapalı geleceksizliği, şeker
hastalığı...
Didinana bendeki düşünce
girdabından habersiz yürüyordu yanımda. Ona söz etsem
kaygılarımdan ‘gitme buralardan’ diye ısrar edecekti
Sesimi çıkarmadım, üzüntümü içime gömdüm.
Bu ara öoöoliôaôu
nun(Annemin babası) avlusuna yanaşmıştık.
Bir süre mola verip su içtik. Fazla oyalanmadan Seferi avlayı
geçip Didinana'nın evine vardık. Avluda in cin top oynuyordu.
Didinana yı avluda görmek neşemi yerine getiriyordu. Ev
Didinanasız güzel değildi. Onun dolaştığı
evimiz saray gibi güzelleşiyordu. Keşke Didinana nın
yanında kalabilseydim. Ne yazık ki uzak ülkeler beni çekiyordu.
Yolum Almanya'ya düşmüştü. İçimi hüzün kapladı.
Akşam çökmüştü etrafa. Uzaklarda Liôartiler(erkek
çakal) havlıyordu.
Xaliüana
gizemli bir sessizliğe büründü bir an. Bu mekanda yaşayıp
gidenleri düşündüm. Büyüklerimizi savaşlara gidipte dönmeyen
dedelerimizi.. Ve bizi İstanbula kadar savrulan kuşağımızı
düşündüm bir bir... Bu gece yine gözüme uyku girmeyecekti.
Xaliüana
da geceler uzun olurdu. Didinana ya bir şey anlatamıyordum.
Beni kararımdan alıkoyar diye içimi dökemiyordum. Kendi
kendimi yiyor ağzımı bıçak açmıyordu.
Bir ara ateş
söndü. Son ışıklarda kesildi evde. Didinana gaz lambasını
üfledi, yatma zamanı gelmişti. Gözlerimde bir damla uyku
yoktu....
Mayıs 2000, Almanya
Selma
Koçiva
E-Mail: kocivasel@lazuri.com
|