
Nezire Hala’nın
Avlusu
Nezepe süala
ya kadar asağı doğru yürüdüm sessizce. Mahallenin
okulu beyaz beyaz yeşillikler arasında duruyordu. Okulun
arsasını Didinana bağışlamıştı.
Okulun etrafında onun pek verimli olmayan çakıllı
bir bahçesi vardı.Yanlız hendeklerinde yaban çileği
olurdu. Çocuklarla toplardık. Bir de Nezepesüala
denilen yer bir toplanma yeriydi. Çok ceviz ağacı olduğu
için yerin adı böyleydi. Didinana halalarıma birer ceviz
ağacı vermişti ordan. Ceviz zamanı herkes kendi
cevizini toplardı. Kadınlar bir ceviz ağacı
dışında baba evinden toprak, mal, mülk almazdı
lazlarda.. Benim de büyüyen bir ceviz agacım vardı Nezepesüala‘da.
Henüz ceviz olmuyordu, fideydi. İlerde cevizini ben toplayacaktım.
Okulun bahçesi genişti.
Xaliüana’nın tepeli
engebeli arazisinde tek düz yerdi. Bayramlar şenlikler burada
yapılırdı. Nezepesüala‘yı
geçip Nezire Xala’nın evine dogru yola koyuldum. Nezire Xala’nın
hayat hikâyesi ilginçti. Çocukken yetim kalan Nezire Xala Bafra’ya
yakınlarının yanına götürülür. Sonra kaçırıp
köye getirirler. Annesi Xaûicena
adında ilginç bir kadinmış. Nezire Xala gençliginde
köyün en güzel kadınıymış. Hep anlatılırdı
onunla ilgili öyküler.
Kapıda abtest alırken
bulurum onu. Sevgiyle seslenir. ’Bese so ulur’ ‘Bese nereye
gidiyorsun?’
‘Gobulur’ ‘Geziyorum’ diye
yanıtlarım. Abdesti aldıktan sonra bir üuli
(iskemle) çekip yanıma oturur. Sohbete dalarız. Almanya
yolculuğu, ögrenci olayları, sözü bozmam konusu, daldan
dala atlarız. Nezire Xala ‘ Buralarda bir şey yok oku
kızım ‘ der. ’Baban okumayı çok isterdi. Didinana
okutmadı iş yüzünden, sen babanın yerine okumalısın’der.
Nezire Xala aydın
düşüncede bir kadındı. Herkes Almanya’da ne işin
var derken, o okumamı istiyordu. Sonra müsade isteyip namaza
durdu.
Yukarki ev Besimi Dayı’nın
eviydi. Besimi Dayı’nın ikinci eşi ölmüş, ilk
eşi Aişe Xala yaşıyordu. Ardeşen ‘de Aişe
Xala’nın evinde kalmıştım. Nezire Xala’nın
ve Besimi Dayı’nın evleri birbirine çok yakındı.
Normalde evler hep uzak uzağa kurulurdu. Herkes kendi arazisinin
başına açardı ocağını. Toplu köyler
yoktu Lazona’mızda. Her ev kendi başına bir köydü.
Yalnız Merkez köydeki yerleşim topluydu. Xaliüana
iki yaka üzerinde kurulmuş bir vadiydi. Yüksek isinalar etrafı
sarıyor gizemli bir cografya yaratıyordu. Ortada Xaliüana
deresi , Meşe ruba akıyordu. Meşe ruba, Dutxe irmağına
Öaxiraüani’de
kavuşuyordu. Sonuçta suyumuz Karadenize ulaşıyordu.
Ardeşen’de anlatılan
bir fikraya göre , köyün eteklerini sis sardığında
bizimkiler kayık yapmağa başlamışlar deniz
buraya geldi diye.. Ardeşenliler bu fikrayi Dutxelilere karşı
söylerler. Bir diğer fikrada, bizim Dutxeli bir çuval hamsiyle
giderken köy yolunda yorulmuş, birakmış çuvalı
hamsiler çuvaldan kayıp akmaya baslayınca bizimki bıçağı
çekmiş.’Teker teker gelin ‘ demiş.
En yaygın Dutxe fikrasıda
tuz ektiğimizle ilgili. Tüm bu fikralari Ardeşen’de anlatır
halk. Dutxe kendine özgü bir belde. Eskiden eşkiyalık
varmış. Zengin köylüler yoksul köylülere eziyet edermiş.
Jandarma karakolu kurulmuş Dutxe’ye , karakol 20, 30 yıl
girememiş anlatılanlara göre.. Bir şey olunca devlet
’Dutxe karıştı’ dermiş uzaktan.
Birde Kotma adında
dağda yaşayan tek kollu bir isyankâr varmış.
Neden dağa çıktığı ile ilgili bir bilgi
edinemedim. Bu topraklar gizem dolu . Yazılı bir tarih
olmadığından herşey muğlak. Oysa öylesine
köklü bir tarih yaşıyor. Düşündükçe ipuçlarını
yakalıyor insan.
Didinana’nın okur yazarlığı
olsaydı, Atasözü gibi konuşmalarını kağıda
dökebilseydi, kim bilir neler öğrenebilirdik. Didinana Türkçeyi
pek kullanmadığı gibi yazmayıda bilmezdi. Onun
Lazca sözlü anlatımı yeterince derindi.
Nezire Xala bir kucak dolusu
fındıkla gelir ambardan. Eli açıktı. Kızı
Emine evliydi.Yaşıtım kimse yoktu. Gelini Reyhan
abla bahçelerde çalışıyordu. Reyhan abla en çok sevdiğim
ablalardan biriydi. İmecelerde işin başını
hep o çekerdi. Nezire Xala’nın kaynı taşınmıştı
Xaliüana’dan. Bu çocukluk
arkadaşım Hacerin evli olduğu ocaktı.
Nezire Xala dügünlerde
yemek hazırlayan kadınlardan biriydi. Herkes tarafindan
sevilir sayılırdı. Fındıkları cebime
doldurdum. Bir taraftan da kırıyordum. Müsade isteyip
kalktım. Yolu uzatıp Rubaşüala
tarafına doğru gittim. Rubaşüala
‘da Seferi avla’dan gelip su alıyorlardı. Uzaktan selam
verdim su başındakilere.
Osüenani
gza tarafina yöneldim. Bu osüenani
gza dan Öaxiraüani
ve arabayolu iyi görünürdü. Çocukken buraya toplanır arabaların
gelişine bakardık. O temiz havada benzin kokusunu alırdık
uzaktan. Ne günlerdi.. Birde bu tepecik çilek topladığımız
yerdi. Çileğin de tadına doyum olmazdı.
Yukarda Vaidi çili’nin
evi görünüyordu. Vaidi çili ve Vaidi Dayı çogu yazları
Ocada kalırlardı. Mağarazeni’de. Vaidi çili’nin evinin
yanındaki ev Amedi dayı’nın eviydi.
Oşüenani
gza yı geçip bizim eve vardığımda , Didinana’yı
Ziveri çili ve Miktati nana ile konuşurken buldum. Miktati
nana biraz ayağı aksayan bir kadındı. Boncuk
gibi mavi gözleri vardi. Gençliğinde çok güzel olmalıydı.
Ziveri çili deli dolu bir kadındı. Didinana’yı çok
sayarlardı.
Avluda maröanın
yanından geçip çambrinin kenarına oturdum. Sohbetlerini
dinliyordum. ’So gulur Bese’ ‘Nerde geziyorsun Bese?’ diye
takılırlar. Köyü adım adım gezdiğimi herkese
uğrayıp hal hatır sorduğumu hatırlatırım.’Cemakçinare’
der Didinana .’Yaşlanıp ağarasın’. .. Büyüklere
gösterdiğim saygı hoşlarına gidiyordu. Bir yandan
beni asi buluyorlar diğer yandan kedi gibi uysal olduğumu
söylüyorlar.
Bence ikiside doğrudur.
Haksızlığa karşı hep isyankâr oldum. Normalde
damarıma basılmazsa kedi gibi uysal olabiliyordum. Didinana
durgun bir deniz gibiydi. Hirçınlaşmaz , az konusur, konuştuğunda
lafı yerine oturturdu. Köyde en çok genç gelinler çekinirdi
ondan. Genç delikanlılarında saygısı eksik olmazdı.
Didinana lı günler
çok güzeldi.Ne yazık ki iki aylık süre için gelmiştim.
Bir an önce Almanya ‘ya gidecektim. Almanya’da kalmayı başaracağım
meçhuldü. Kalamazsam dönerdim Dutxe’ye.
İstanbulda kalmak istemiyordum.
Keşke ben gideceğime ailemle birlikte tümüyle Ardeşen’e
dönseydik. Babamın işi yüzünden bu da imkânsızdı.
Ve yüksek okulların olmayışı büyük bir engeldi.
Herkes çocuğunu okutmak için büyük sehirlere göçüyordu. Biz
geri gelemezdik.
Yani Almanya yolculuğu
zorunluydu. Hemde Didinana’yı geride bırakarak...
-
Bulora( Haziran) 2000, Almanya.
Selma
Koçiva
E-Mail: kocivasel@lazuri.com
|