
Ç’epitasinin Karısı
Derenin kenarında
tahta oluktan bir yudum su içtim. Sekerek ilerliyordum. Ç’epitasi çili
nin evine gidiyordum. Büyüklerimi dolaşırken onu
unutamazdım. O bilge bir kadındı. Herkes hastalanınca
ona giderdi. Mebaru derlerdi üflemeye. Bir tür ritual. Dua etmez sadece nefesi
ile üflerdi. Ritualinde başka bir eylem yoktu. Acaba hastaya bakışları
ile konsantre mi oluyordu. Bilmiyordum.
Gittiğimde avludaydı.
Çocukken hastalandığımda huzuruna çıkarıldığım
gibi inançlı gittim yanına. Bu yaşlı kadında insan üstü
bir güç vardı. Duası ve tedavisi sırasında çok esnerse
mutlaka nazar var derdi. Buna köyde herkes inanırdı. Bende inanırdım.
Her hastalandığımda Didinana bu eve getirirdi beni. Ç’epitasi
çili üfledikten sonra hep geçerdi hastalığım.. Şimdi bu
ritualleri çok eskilerden kalan bir gelenek olarak görüyorum. Nasıl etki
gösterdiği ise duyulan inanca bağlı bir şey olsa gerek.
Ç’epitasi çili sevgi ile
kucaklar beni. 'Bese, yoksa bir yerin mi ağırıyor' diye takılır.
O hem ciddi bir kadındır hemde çok şakacı biri olabilirdi.
Gelini Şayeste yük
sırtında yapraktan gelir. Kuru yaprağı hayvanların
altına sereceklerdir. Pavrişa olva derlerdi yaprak toplama işine..
Aşağıdan
Seferi avladan çocukların sesi gelir. Bu mahallede en çok Nayime ile
arkadaş olmuştuk. Çocukluğumda diğer çocuklar daha kuçüktürler.
O sıra merkez köyden
birileri gelir. Ç’epitasi çiliye bir çocuğu getirirler. İskemle
çıkarır yaşlı kadın. Gelenler fazla zamanları
yokmuş gibi hemen konuya girerler.
Çocuk hastadır Bir üfletelim demişler. Ç’epitasi çili tesbihini
çıkarır dualar mırıldanarak çocuğa dikkatini verir.
Bol bol esner bu sırada. Sonuçta nazar vardır der.
Orada ne kadar kaldığımı
hatırlamıyorum. Sonra kalkıp eve doğru yürürüm. Bu köyün
insanı pek dindar değildir. Sadece eski gelenekler hakimdir. İslamiyet
öncesine ait kalıntılar. Namaz kılan pek azdı. Köyün
camisi merkez köyde idi. Xalikana da cami yoktu. Camiyede Cuma günleri gidilirdi.
Didinana dindar değildi.
Onun tanrısı bastığı topraktı. Tarlaları
ormankları koruları dereleri ve evi.. Hiç ibadet yaptığını
bilmem. Beddua ettiğinide. Yalnızca lazca lanet okurdu bazan. Bu
lanetleri sadece hayvanlara söylerdi. İnsanlarla konuşurken küfür
ettiğini bilmem. Didinana atasözlerinide çok kullanırdı. Yaşamda
klavuz gibi idi bu atasözleri. P’ap’u
Didinana nın namaz bilmeyişine kızardı. 'O dünyada
ne yapacaksın' derdi. Ben de islamiyeti benimsemede zorlanıyordum.
İslamda kadına getirilen sınırlama beni din konusunu tartışmaya
götürdü. Soyut bir tanrıya inanıyordum. Bir insan üstü güce
yani. Onuda siyasi görüşlerim yüzünden bastırıyordum. Dini
konuşmuyordum. Hassas bir konu idi zaten. Sosyalistler genelde dindar
olmazlardı ama inanca saygı vardı. Bende inanç hala önemli rol
oynuyordu. Belkide beni Memet etkilemişti biraz. Ona karşı hep
dini eleştirmiştim. Soyut tanrı kavramını birlikte hiç
konuşamadık. Uzun zaman din konusu gündemimde olmadı.
Sanırım Didinana'nın
doğaya bağlılığı din gibi bir şeydir. Bende
doğaya bağlılık konusunda Didinanaya benziyordum.
Bu köyü bir ibadet yeri
gibi kutsal görüyor ırmaklarına
dağlarına tepelerine tarlalarına
tapıyordum.
Yine çekip gideceğim
aklıma geldi. Dayanabilecekmiydim uzaklarda buraların hasretine..
Selma Koçiva / Nisan
2001
|