
Nuri
Dede
Doğanyavasi
Xaliüana'nın karşı
yakasıydı. Xaliüana
bir vahşi vadi gibi uzanıyordu isinalara(yüksek dağlara)
doğru. Didinana'nın evinden karşı tarafa bakıldığında
Nuri Ôaôu'(Nuri
dede) nun evi görünüyordu. Nuri ôaôu
birinci dünya savaşına 14 yaşında katılmış
bir gaziydi. Bir gazi madalyasıda vardı. Çocukluğumuzda
savaş anılarını anlatırdı. Cepheye
silah taşırmış o genç haliyle. Kafkasya cephesinde
askermiş. Bir gözü iyi görmez, insanları iyi görebilmek
için ellerini dürbün yapar bakardı.
Çocukluğumda
ona oşüuri ôaôu
derdim. Elmalı dede yani. Yaz kış hep elma verirdi
bize. Onun için adı elmalı dede kalmıştı.
Bu gün Doğanyavasiye
gidipbir kez daha görecektim Nuri ôaôu'yu.
Meşe ruba'yı geçtim. Periler beni kovalıyor gibi
hızlı adımlar ile.. Eskiden derelerde peri olduğuna
inanılırdı. Bu inançların etkisi bende sürüyormuydu?
Bilmiyordum. Doğanyavasi'nin çok meyilli dik bir yolu vardı.
Nefes nefese vardım Nuri ôaôu'nun
kartal yuvası gibi evine...
Kapıda
oturup dinleniyordu. Beni görünce ellerini dürbün yapıp baktı.
’Bese si ori?’ ‘Bese, sen misin?’ Başımı salladım.
Hızla gidip ellerinden öptüm. Kucaklayarak yanına aldı.
’Bese, bereşüimi
munde moxûi?’
‘Bese, çocuğum ne zaman geldin?’
Anlattım
gezi amaçlarımı.. Köye veda etmeğe geldiğimi.
Sonra öğrenci olaylarındaki mevzuyu açtı. Bana sevecen
bakışlarla bakıyordu. ’Mo ulur, Lazona başüani
dogéopxatu’.
‘ Gitme, Lazona'ya başkan yapalım seni’ diye takıldı.
’Benim yönetim şeklimi beğenecekmisiniz ‘ dedim Lazca...
Güldü. ’Si ôaliüari
dibadaûu var iyu.’
’Sen erkek doğmalıymışsın, olmadı’
dedi. Nuri ôaôu
beni niye abartıyordu. Bana ‘eşüiyaluği
doyi’ ‘eşkiyalık da yaptın’ dedi. Eşkiya
terimini pozıtif anlamda kullanıyordu. Benim devrimciliğimi
onaylıyor muydu Nuri ôaôu.
Bir süre sonra ‘ ôaôupeşa
dobâdi , ôaôupe
şüimi eşüiya
orûes’dedim.
‘Dedelerimize çektim, dedelerimiz eşkiyaydı.’ dedim.
Nuri
ôaôu
ile muhabbeti severdim. O bir tarih belleği idi. Halkın
kollektif hafızasıydı. Bize aktardıkları
kitaplara sığmazdı. Bu öyküde onun gerçek kişiliğini
yansıtabilir miydim?. Biraz zor... Onu yaşamak gerekiyordu.
Yaşlı bir gürgen kadar köklüydü.
Gelini ayran
ikram etti. Çocuklar avluda güzel güzel oynuyorlardı. Nuri
ôaôu
kendisini ziyaret etmeme çok sevindi. ’Si Stanboluri var iyi. ‘
‘Sen İstanbullu olmadın’ tesbitini yaptı. Bu
beni mutlu eder. Hala insanlarımızla kaynaşabiliyordum.
Yüreğime su serpilir.
Bir ara yukardan
Ferase'nin sesi geldi. Nuri ôaôu'nun
özürlü torunudur Ferase. Bakımı tedavisi yapılmaz.
Köyün en zorda olan çocuğuydu. Ferase'nin sesi dikkatimi dağıttı.
Nuri ôaôu
eskilerden anlatırken ben düşüncelerimde geziniyordum.
Büyüklerimiz yazılı kaynaklar bıraksalar neler bilecektik
daha.. Yazılı bir kaynak yoktu. Tek hazinemiz halkın
diri duran belleğiydi. Bu bellek Nuri ôaôu
da ete kemiğe bürünüyordu. Oşüuri
ôaôu
yalnızca çocukların çok sevdiği bir kişilik
değildi, köyün ileri gelen simalarından biriydi.
Akşam
üstüne kadar kaldım. Nuri ôaôu
Almanya'ya gitmeme sıcak bakmadı. ’Lazona'da kal’ derken,
bana sunacağı bir yüksek okul olmadığını
düşünmedi. O bilgeliğin okuyarak kazanılamayacağına
inanıyordu. ’Lazona'da kal çocuğum’. Bu sözleri unutmayacağım
Nuri ôaôu.
Belki bir gün geri döneceğim ama eli boş dönmeyeceğim.
Birikimimle geleceğim.
Doğanyavasi'den
inerken yüreğimde acı hissettim. Gitmek zor gelecekti.
Ya Nuri ôaôu'yu
dinlemeli miydim? Yaşam mektebine mi yazılmalıydım
Lazona'da?.
Döndüğümde
Didinana yorgundu. İnekleri sağmış, sütü küpe
boşaltırken buldum onu.. Bir süre sohbet ettik. ’Nuri
ôaôu
muöo on?’ ‘Nuri
ôaôu
nasıl?’ diye sordu. Anlattım..
Avluda oturup
düşlere daldım. Bir gün döndüğümde bir ahşap
evim olmalıydı buralarda. Her yaz köye gitmeliyim. Gelecekte
olacak, olabilecekler üzerine hayaller kurdum. Yıllar sonra
döndüğümde, küçük bir sebze bahçem bir çok meyve ağacım
olmalıydı. Kedim, köpeğim, atmacam mutlaka olmalıydı.
Her yazımı Dutxe'de geçirmeliydim. Yine gençliğimdeki
gibi Didinana'yı burada bulmalıyım. Her güneş
doğduğunda evimi dostlarıma açmalıyım.
Her yağmur yağdığında geçmişin yasını
tutmalıyım. Mutlaka bir gün Dutxe'ye geri döneceğim
gün olacaktı. Bunu biliyordum.
Didinana sesizce
beni izliyordu. İçimdeki fırtınadan habersizdi. Bir
bilseydi yaşadığım azabı, kesinlikle yanından
ayırmazdı. Bilmiyordu, bu gezide neler hissettiğimi
Didinana....
Mayıs 2000, Almanya
Selma
Koçiva
E-Mail: kocivasel@lazuri.com
|