FORUM KONUK DEFTERI MOVIE FLASH KLIPLER Lazca Dil Kursu Didinana / 14.Blm. Pekmez TAVASI / Selma Koçiva ( Lazuri.Com )

Heva Xalanın  pekmez tavası

Heva Xalanın Xalik’anadaki evinin önünden geçiyordum. Uğradım. Heva xala evin önünde on3’ure(el çantası) örüyordu. Küçüklüğümden bilirim hepimize birer on3’ure örer verirdi.

Heva xala Yusufi Dayının, Şefk’i Dayı nın, Aişe xalanın annesiydi. Bu ailede laz müziğini yaşatma geleneği vardı. Üç kardeşde halk ozanıydı. Heva xalayı yalnızca ağıt yakarken duymuştum.

Bir de Heva Xalanın pekmez tavası meşhurdu. Pekmez tavası yalnızca onda bulunur herkes pekmez yaparken ondan ödünç alırdı.. Gözlerim avludaki köşeye takıldı. Ateşi yakıp buraya pekmez tavasını kurarlardı. Bir gün hiç unutmam armut pekmezi yapılacaktı. Oluk gibi  tahtadan oyulan  bir yere olgun armutları doldurmuşlardı. Topuzlarla armutları ezerlerdi . Toplanan suyu tavaya dökülürdü. Kaynatınca pekmez oluşurdu. Kaç saat kaynattıklarını bilmiyorum. Ama saatlerce sürerdi.. Pekmez yapmak ortak bir işe dönüşür, başta çocuklar çok eğlenirdi..

Heva xala bendeki düşüncelerden habersiz süzdü beni. Meyremina eve yeni gelmişti. Torunu meyremina en yakın çocukluk arkadaşlarımdan biri idi. Meyremina ile sohbete daldık. Köydeki konuları konuşuyorduk. Nişanlısı Amedi osmani Liseyi Ardeşende bitirmişti. Liseden sonra universiteyi kazanır ama maddi sıkıntılar yüzünden gidemez. Bir ara bizim büyüklerimiz Osmanı okutmayı düşünürler ama nedense gerçekleşmez. İşsiz dolaşır Amedi Osmani xalik’anada. Kışları çay sepeti örer Ardeşende satar. Gençlere bir gelecek yoktur burada.. Buranın eşsiz güzelliği sadece doğada kalır. Sosyal yönden çorak bir tarla gibidir.

Meyremina köyün gençlerinden söz eder. Uzun uzun gönül meselelerini konuşuruz.

O sıra Didinana bana bakmaya gelir. Heva xala ile derin bir sohbete dalarlar. Didinana Xalikanadaki hatta tüm Dutxe deki kadınların öncüsüdür. Onun görüşleri her ortamda kabul görürü. Gelinler çekinirler hep ondan. Toplumsal kuralları o koyar. Özellikle anlatılır yayla göçlerinde gençkızların ve gelinlerin davranışlarına o dikkat edermiş. Yayla  göçlerinde bir koldan kadınlar bir koldan erkekler yürürlermiş. Kadınlar kafilesinin başında Didinana dururmuş.

Didinanaya benzemeyi çok isterdim. Oysa ben ürkek bir tavşan gibiyim.

Ona eniştemiz huçumeti derdi. Köyde bir hükümet kurulsa başını Didinana çekerdi şüphesiz. Onu öylesine seviyordum ki, ona hiç kıyamıyordum. İstanbula ilk götürdüklerinde uzun hasret mektupları yazardım. Sonra anlatırlardı bu mektupları birilerine okutur ağlarmış. Aramızdaki bağ öylesine güçlüydüki bana nanayı unuttururdu. Nana bir çok çocuğu olan meşgul bir kadındı. Didinana kadar sevgisini gösteremiyordu. Belkide beni Didinana ya bağlayan özellik buydu. Didinana sevgisini gösterebiliyordu. 

Ben bunları düşünürken Heva Xala anlatıyordu. Eskilerden sözediyorlardı.. Köyün eskiden dışarı pek göç vermediğinden, şimdilerde herkesin gurbete gittiğinden.. Öyleydi  köyün yarısı gurbetteydi. Ardeşene yerleşeceklerine İstanbulu mesken edinmişlerdi. Yalnızca çay toplamağa mevsimlik gelirlerdi. Bizim ailemiz tümüyle göçmüştü İstanbula Mevsimlik gelende yoktu. Yalnızca Didinana ocağımızı yakıyordu. Dedemin evini kapatmıyordu. Evin ocağında ateş tütmesi bir aile ocağının sönmemesi önemliydi. Didinana köydeki yerimizi koruyordu. Daha ne kadar dayanacak bu yaşlı çınar. Gün gelip göçüp gittiğinde yerine kim yakacak ateşi. Bilemiyordum.

Onun yerine ateşi yakmağa nasıl devam edebilirdim. Ben uzaklara giderken ocak başındakı nöbet ne olacaktı. Karamsardım. Sonuçta İstanbula savrulan bir kuşak olacaktık. Didinana ne yapsada bu gidişe dur diyemiyordu. Zaman akıyordu. Yıl 1979 du. Ortalık toplumsal olarak karışıktı. Gençler iki tarafa bölünmüşlerdi. Halk ise yaşam savaşı veriyordu. Didinana nın yaşam savaşı kendine özgü idi. Onun yaşamında siyaset yoktu. Onun üzerine siyaset yapılıyordu. Çay parasını her zaman alamıyordu. Buna karşı savunması yoktu. Verilen çay parasına razıydı..

Sonra Heva Xalaya allahaısmarladık deyip ayrılırız ordan. Eve geldiğimizde karanlık çökmüştü. Gaz lambasını yakıp ocaktaki közü tutuşturdum. Sessizlik çöker eve. Evin baş köşesine oturtur beni. Misafire verilen yerdir burası. Çocukluğumda hastalanınca postu atıp bu köşede uyuturdu beni. Yine aynı şefkati hissettim yüzümde. Sanki nasırlı elleri ile yüzüme dokunmuştu. Akşam sessizliğinde siyah gözleri parlıyordu. Ondaki ışıltıyı bir yaşam boyu görecektim insanların gözlerinde, sıcak ve sevecen..

Selma Koçiva / Nisan  2001


DİDİNANA LAZURİ

1. Çoyişa eşkolva
2. Meci(Noderi)
3. Merkez çoyi
4. Muxudoni avla
5. Ocaşi gzalepe
6. Nuri ôaôu
7. Faiüi çilişi bgara
8. Nezire xalaşi avla
9. Pasaporti eçopuşa...
10. Memeûi
11. Cenaze Oxori
12. Dayişi Atolye
13. Öepitasi çili
14. Pekmezi Tava
15. Sadiüi Dayişi Oxori
16. Cabiri Dayişi Oxori
17. Hafize Xala
18. Bayrami
19. Oüoxunaşe
20. Didinana Mebaşkum

DİDİNANA TÜRKÇE

1. Köye yolculuk
2. İmece
3. Merkez köy
4. Muxudoni avlusu
5. Oca yolunda
6. Nuri dede
7. Faik'in eşi'nin ağıt ...
8. Nezire hala...
9. Pasaport almaya ....
10. Mehmet
11. Cenaze Evi
12. Dayımın Atölyesi
13. Çepitasinin Karısı
14. Pekmez Tavası
15. Sadık Dayının Evi
16. Cabir Dayının Evi
17. Hafize Hala
18. Bayram Şenliği
19. Kızlar Toplantısı
20. Didinana'dan Ayrılıyorum

   

 
Copyright © 2002-2024 Lazuri.Com | Telif Hakları saklıdır.